20 Eylül 2015 Pazar

İshak Paşa Sarayı


Osmanlı mimarisinin Anadolu'da günümüze ulaşan tek saray yapısı olan ve yapıldığı yüzyılda olduğu gibi günümüze de bölgenin en önemli mimari eseri olan İshak Paşa Sarayı harem taçkapısı üzerinde yer alan kitabede M.S. 1784 yılında Çıldıroğulları'ndan II. İshak Paşa tarafından yaptırıldığı yazılmaktadır. Saray, eski kasabanın merkezinde üç tarafı tamamen sarp, dik meyilli bir tepe üzerinde kurulmuştur. Tepenin yalnız doğu tarafında sarayın ana girişinde bulunduğu yönde araziye bağlantı sağlandığı görülmektedir. Sarayın üzerine inşa edildiği platformu oluşturmak için kuzey, güney ve kısmen batı yönlerine, çevresi yüksek duvarlı teraslar ve bodrum katlar inşa edilmiştir. Saray, bazı bölümleri tek, bazı bölümleri bodrum katı ile birlikte üç katlı olacak şekilde ve başlıca iki avlu çevresinde oluşturulan bölümlerle ana kütleyi oluşturan harem bölümünden meydana gelmiştir. Dıştan dışa 115 x 50 m boyutlarındaki saray, oturduğu saha ile birlikte 7600 m2lik bir düzlem üzerine oturtulmuş olup 360 birimden meydana geldiği tahmin edilmektedir.

Sarayda kullanılan temel yapı malzemesi oldukça zengin bir çeşitlilik gösteren ve çevrede bulunan taşlardır. Taş malzeme dışında sınırlı miktarda ahşap, sıva ve harç ile taşların bağlantı elemanı veya pencere parmaklıklarında demir malzeme de kullanılmıştır. Bölgenin iklim koşulları göz önüne alındıığında sarayın ısıtılması sorununa en uygun çözüm yolu olarak sıcak su toprak künkler vasıtasıyla yapı içerisinde dolaştırılmış, bir nevi kalorifer sistemi oluşturularak mekanlar ısıtılmıştır.

Süsleme programı bakımından Osmanlı mimarisinin en zengin örneklerinden birisi olan sarayın süslemelerinde yapıldığı dönemin moda beğenisi olan Barok-Rokoko gibi bazı Batı etkiler, kuzey Kafkasya ve İran etkileri ile yoğurularak eklektik bir karakter ortaya konulmuştur. Ancak motiflerin temeline ve kompozisyon düzenlemelerine inildiğinda mimaride olduğu gibi süslemelerde de geleneksel Selçuklu sanatı etkilerinin ağır bastığı görülmektedir.

Sarayın Eski Beyazıt Camii'den görünüşü


Birinci Avlu

Birinci Avlu Planı


Sarayın birinci avlusuna giriş, mukarnas kavsaralı, dışa ve yukarıya kitlesel anlamda taşıntı yapan, birbirinden farklı, zengin mimari öğe ve süslemelerle donatılmış anıtsal nitelikli bir taçkapıdan girilmektedir. Genel yapısıyla  Selçuklu mimarisinin özelliklerini yansıtan taçkapının süslemelerinde dönemin moda beğenisi olan Barok-Rokoko karakterli motifler ve Ampir üslubun mimari etkileri Selçuklu üslubu ile birleştirilerek eklektik bir karakter oluşturulmuştur. Taç kapının üstünde avluya bakan bir de oda bulunmaktadır.

Birinci Avlu'ya girilen taçkapı

Birinci avlunun sağ tarafından taçkapıya bitişik olarak yapılmış klasik bir Osmanlı cephe çeşmesi sol tarafta bekçi odaları kuzeyde muhafız koğuşları ile zindanlar, güneyde ise arabalık veya tavla bölümleri bulunmaktadır.

Çeşme
Bölge halkı arasında süçeşmesi olarak anılan daha önceleri bir musluğundan su diğer musluğundan süt aktığı söylenen çeşme Osmanlı çeşme mimarisinde "cephe çeşmeleri" grubuna girmektedir. Günümüzde hala işlevini sürdüren ve yüksek yaylalarda toprak künklerle buz gibi suyu saraya taşıyan çeşmenin muslukları orijinal değildir. Diğer bölümleri sağlam olarak günümüze ulaşmıştır. İç içe kademeli iki sivri kemerin çerçevelediğçeşme nişi oldukça derin tutulmuştur Dıştan silmelerle kavranmış olan kemerlerde kabartma stilize kıvrık dal ve yapraklardan oluşan bitki motifleri ile kaytan motiflerden oluşan örgülü birer bordür ile bezenmiştir.  Çeşme nişinin iç yüzeyinin üst kısmında su tası koymak için iki niş yerleştirilmiştir. İki nişin arasında çevresi kıvrık dal ve yapraklardan oluşan bitkisel motiflerle süslenmiş yazısız Barok üsluplu bir aynalık taşı bulunmaktadır.

Bu kompozisyonun üst kısmında da su ile gül arasındaki aşkı sembolize eden bir damla motifinin içinde kıvrık dal ve yapraklarla birlikte işlenmiş bir gül motifi dikkat çekmektedir. Üzerindeki iki musluğun yer aldığı dikdörtgen aynalık taşının üst kısmı siyah düz atkı taşlı bir derin niş olarak düzenlenmiştir Bu nişin alt kısmı küçük bir havuz şeklinde dönüştürülmüş olup hazneden çıkan su burada havalandırıldıktan sonra musluklara ulaşmaktadır. Musluklarıönünde bir derin mermer yalak, yalağın  iki yanına da su içerken insanların oturması ve dinlenmesine uygun iki adet seki taşı yerleştirilmiştir.

Çeşme

Muhafız Koğuşları
Günümüzde orijinal örtüsü yıkılmış olan uzun bir dikdörtgen planındaki bu bölüm sarayın güvenliğine ayrılmıştır. Geçmişte muhafız oda ve koğuşlarının yer aldığı anlaşılan bu bölümün pencere sayısı oldukça az olup dört kapı ile birinci avluya açılmaktadır. Bu kapılardan ortada olan ikisi yuvarlak, yandakiler basit dikdörtgen çerçevelidir. Bu bölümün batısında içeriden girişi olan tek pencereli iki katlı bir oda daha bulunmaktadır.

Muhafız Koğuşları

Zindan
Muhafız koğuşlarının altında, avlunun kuzeybatı köşesinde duvarın en ucunda bulunan bir kapıdan dikine 21 basamaklı merdivenlerle inilen zindan bölümünde uzunca bir koridordan sonra dikdörtgen planlı tonoz örtülü altı hücre bulunmaktadır. Her hücre kuzey cepheye duvar seviyesinin üst kısımlarında açılan küçük birer mazgal pencere ile aydınlatılmaktadır Restorasyonlar sırasında içlerindeki cürufların temizlendiği zindan odalarından en doğudakinin girişi bulunmamaktadır. 1805 yılında Napolyon'un gizli ajanı olarak bölgeye gelen ve tutuklanarak saray zindanına atılan P.A.Jaubert  seyahatnamesinde mahkûmların bu bölümde tavanda yer alan bir açıklıktan halatla indirilerek atıldığını belirtmektedir.

Zindan

Hizmetli odaları ve zahire ambarları

Birinci avlunun kitlesel olarak ikinci yapı grubunu oluşturan hizmetli odalarına ve ambarlara birinci avlunun güneybatı köşesinde ahırların bulunduğu yerden bir kapı ile ulaşılmaktadır. Bu yapı kütlesinin oturduğu bölüm alttaki platformun beden duvarlarından itibaren güneye doğru genişletilmesinden dolayı çarpık bir plan oluşturmuştur. Bu nedenle mekanların boyutlarının ve konumların farklılık gösterdiği görülmektedir. Altta derin bir bodrum üzerine inşa edilen iki katlı hizmetli odaları ile üç katlı bir yapıya sahip olan bölüm sarayın en çok tahribata uğramış bölümlerinden birini oluşturmaktadır.
Uzun dikdörtgen planlı birçok odada meydana gelen bodrum katının zahire ambarı veya depo olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir. Birer küçük mazgal pencere ile güney cepheye açılan ambarların üst örtüleri yıkılmıştır. 
Kalan izlerden iki katlı olduğu anlaşılan hizmetli odaları birinci kat hizasından itibaren yıkılmıştır. Güney cepheye bakan her odanın ikişer penceresi ile ortada bir ocağı bulunmaktadır. Bu yapı grubu Harem bölümünün cephe duvarına kadar devam etmektedir.

Sarayın mezarlıktan görünüşü

İkinci avluya geçit veren anıtsal taçkapı

İkinci Avlu 
 İkinci Avlu Planı 

İkinci avluya geçit veren anıtsal taçkapı gotik tarzda inşa edilmiştir. Taç kapının alt bölümü dikdörtgen bir çerçeve içine alınmış olup basık kemerli bir açıklığa sahiptir. Üst kısmı ise geniş bir kemerle birinci avluya bakan bir köşk biçiminde düzenlenmiştir İki katlı bir form gösteren bu taçkapının boyuna eşit yükseklikteki iki yanda bulunan selamlık bölümünün bir parçası olan yapı grubundan günümüze sadece bazı kemer kolonları konsolları ulaşabilmiştir.

Oldukça yüksek ve sivri kemerli olarak düzenlenen taç kapı yanları verev şekilde düzenlenmiş olup bu verev kenarların iki yan yüzeyinde yüksek kabartma tekniğinde selvi ağacı görünümünde, üzeri kıvrık dal ve yapraklarla süslü iki iri plastik ağaç motifi yerleştirilmiştir. 

İkinci Avlu

Sarayın çeşitli yerlerinde ve saray mezarlığında çok sık işlenen selvi ağacı motifi Türk İslâm sanatında uzun ömrü temsil eder. Selvi motiflerinin başlarının eğik olması ise Allah'ın emri karşısında insanın boynunu büküklüğünü anlatır. Taçkapının iki yanında bitişik iki katlı olarak düzenlenen hizmet odaları bulunmaktadır.

Bu yapı grubunun kuzeyde taçkapıya bitişik olan bir odasının içinden saraya ait sıcak ve soğuk su şebekesinin geçtiği kontrol tüneline girilmektedir. Harem bölümüne kadar uzanan bu koridorun içinde toprak künkler bulunmaktadır.

İkinci avlunun sağ tarafında sarayın selamlık teşkilatının yapı grupları ile cami ve camiye bitişik yer almaktadır. Sol tarafta ise sarayın selamlık dairelerinin diğer kısımları oluşturan yapıların bodrumları ve duvarlarının bir kısmı görülmektedir. Birinci avlunun güneybatı köşesindeki kapı ile ulaşılan bu bölüm derin bir bodrum üzerine saray hizmetlileri için inşa edilmiş iki katlı mekânlar bulunmaktadır. Birinci kat hizasından itibaren yıkılan bu odaların güney cepheye bakan ikişer penceresi ile ortalarında birer ocak nişi bulunmaktadır bu bölümdeki yapı grubu harem giriş kapısının bulunduğu duvara kadar uzanmaktadır.

 Cami ve Doğubeyazıt


Caminin içi

İkinci Avlu içindeki Türbe




İkinci Avlu'dan Divan Salonuna Giriş

Divan (Mabeyn) Salonu
Önemli kişilerin ve yabancı konukların kabul edildiği ayrıca resmi işlerinin yürütülüp karara bağlandığı divan (mabeyn) salonu dikdörtgen planlı geniş bir mekan özelliği göstermektedir Bu bölüm ikinci avlu taç kapısının yanındaki köşk odaya da geniş bir kemerle açılmaktadır. Divan (mabeyn) salonunun güney cephesindeki pencereler siyah kemerlerle çerçevelenmiş olup pencere çerçevelerinde yüksek kabartma örgülü bitki motifleri ile sekizgen ve yıldız biçimde geometrik dekorasyonlar bulunmaktadır.
Bu pencerelerin üst kısmında da daha küçük ölçülerde yalın dikdörtgen formlu pencereler bulunmaktadır. İç yapısı fazlaca zarar görmüş olan bu bölümün batı yönünde, zeminden yüksekte dolap nişleri ve şerbetlikler yer almaktadır. 

 Divan (Mabeyn) Salonu


Divan Salonu pencere işlemeleri

Divan Salonu çıkışı



Kütüphane


Cumbalı Oda

Kuzey cephedeki muhteşem manzaraya bakan bugün üzeri yıkılmış bir odanın cumbasını taşıyan ahşap konsollara insan, aslan ve kartal formu verilerek sembolik bir kompozisyon yaratılmıştır. Bu figürlerden insanın sarayın banisi İshak Paşa'yı, aslanın güçlülüğü, kuvvetliliği kartalın ise en üste yerleştirilerek yüceliğin ve egemenliğin sembolü olarak kullanıldığı görülmektedir.

Harem Bölümü

İkinci Avlu'dan Harem'e giriş



Harem Planı

İkinci avlunun batı ucunda yer alan harem bölümüne kitabe ve bezeme bakımından oldukça yoğun olan bir taçkapı ile girilmektedir. ikinci kapıdan yüksek olan bu kapı iki katlı bir form gösterir. Taçkapıyı çevreleyen aşırı plastik etkiler yaratan bitkisel süsleme kuşağının en alt kısmında karşılıklı olarak yerleştirilmiş "arma" vaziyetindeki aslan kabartması dikkat çekmektedir. Sarayın yapım tarihi ile ilgili bilgi içeren kitabenin de yer aldığı bu taçkapının gerisinde yer alan harem dairesi sarayın kitlesel olarak en kalabalık bölümünü oluşturur. Muayene salonu, hamam, mutfak ve harem odaları ile kompleks bir yapı oluşturan bu bölüm iki katlı olarak düzenlenmiştir. Üst katı tamamen yıkılmış olan harem'in arkadaki hasbahçesine batı cephesi ortasında yer alan sade bir kapı ile geçilmektedir.

Harem taçkapısının dört ayrı yerinde kitabe vardır. Bunlardan ilki taçkapı çerçevesinin en üstünde iki kartuşun bulunduğu kitabedir.

Harem odalarından biri




Hasbahçe
Sarayın batısında, harem dairesinin arkasında bir teras üzerinde yer alan hasbahçeye batı cephenin ortasında bulunan sade bir kapı ile geçilmektedir. Haremin üç yanını çevreleyen bahçenin vaktiyle ağaç ve çiçeklerle süslü olduğu sanılmaktadır. Son onarımlarda yapılan kazı ve temizleme çalışmaları sırasında bahçenin ortasında suyunun künklerle taşındığı bir havuz kalıntısına rastlanmıştır.






Hasbahçe'den Doğubeyazıt


Muayede Salonu
Harem'in orta yerinde yar alan ve özel günlerde eğlencelerin, önemli aile toplantıların yapıldığı ve muayede salonu olarak kullanıldığı düşünülen dikdörtgen planlı bu yapıya zengin dekorlu iki kapı ile geçilmektedir. Salon doğu ve batı yönlerde ikişer sütuna bindirilmiş üçer kemerli üç kısma bölünmüştür. Üst örtüsünün olup olmadığı tartışılsada üstten ışık alan camlı bir konstrüksiyonla kapatılmış olması muhtemeldir. Çevre duvarlarında içeriye doğru daralan, paye sütuncelerle çevrili yuvarlak kemerli süslü sağır nişler, harem koridoruna açılan pencereler ile hareketlilik kazandırılmıştır. Pencerelerin üst kısımlarında Rokoko çerçeveler içine yazılmış ayetler, hadisler ve İshak Paşa'yı öven şiirlerden oluşan kitabeler zengin bir taş işçiliğinin ürünleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bölümde altı adet kitabe bulunmaktadır. Bu kitabelerden ilki dikdörtgen kapının kemer alınlığı üzerinde iki satır halindedir.
Kitabede şu bilgiler yer alır:
"Bu gönül okşayan saray, Sen'in yardımınla yapıldı
Ya Rabbi İshak'a şefâat et, sonunu hayır eyle."


Hamam
İshak Paşa Sarayı'nın özel hamamı geleneksel Türk hamam mimarisine uygun olarak planlanmıştır. Sarayın mutfak bölümünden harem koridoruna doğru uzanan geçidin sağ tarafında bulunan hamamın soyunmalık ve yıkanma yerlerine ayrı ayrı girilmektedir. Plan olarak ard arda sıralannan sekizgen planlı soyunmalık, kare planlı yıkanma yeri ve yıkanma kısmının arkasında yer alan külhan kısmından meydana gelmektedir. Soyunmalık kısmının iç mimarisinde köşelerde yarım yuvarlak silme şeklinde sütunlar ve her duvar yüzeyine yerleştirilen sivri kemerli nişler bulunmaktadır. Nişlerin içerisinde yıkanma kurnalarının olduğu anlaşılmaktadır. 
Bu bölümün harem dairesi koridoruna bakan bir de küçük penceresi mevcuttur. Sekiz köşeli bir kubbeden oluşan üst örtünün ortası çökmüştür. Düzgün kesme taşçiliği gösteren bu bölümün yanında kare planlı soyunmalık bölümü yer almaktadır. Soyunmalık bölümünün üzeri de daha küçük bir kubbe ile örtülüdür. Soyunmalık ile bağlantılı ve üzeri beşik tonozla örtül hamamın külhan bölümü bulunmaktadır. 
Hamam

Mutfak

Dikdörtgen planlı mutfak karşılıklı duvarlardan atılan ikişer kemerle desteklenen dokuz bölmeli bir üst örtüye sahiptir. Orta kısmında ve kemerler arasında kalan kare boşluğa havalandırma menfezi yerleştirmiştir. Mutfak kısmıın küp şeklindeki yüksek mekanı üzerinde yükselen bu havalandırma menfezi, gerek plan gerekse şekil itibariyle Selçuklu kümbetleri hatırlatmaktadır. Sekizgen yüzeyin dört yüzünde dikdörtgen pencereler, kalan diğer dört yüzünde ise üst kısımlarda kuştakası denilen küçük hücreler görülür. Menfezin üzeri koyu renkli taşlarla sekizgen piramidal bir külah ile örtülmüştür. XIX. yüzyıl sonlarında ve XX. yüzyıl başlarında sarayın kışla olarak kullanıması sırasında bacasız ocaklarının içeriye kurulması ile yağlı isler duvarlarda kalın bir tabaka oluşturulmuştur. Mutfağın içinde dışa bakan iki penceresi arasında bir kazan ocağı ile onun bitişiğindeki duvarda bulunan çeşmesi vardır.

Çeşme nişinin dört satırlık kitabesinde şu bilgiler bulunmaktadır;
"Gökyüzünde güneş ile ayın ışıkları parladıkça
Allah devletle bu ocağı ebedi eyleye
Dünya durdukça buranın nimeti dopdolu olsun
Bu çeşmenin suyu cennetteki
Keser gibi tatlı olsun"

Yerde kırık halde bulunan ikinci kitabe caminin kıble duvarı yönünde türbenin de içinde bulunduğu bir kuşatma duvarı ile çevrili olduğu anlaşılan hazirenin güney tarafında yer alan günümüze ulaşma çeşmeye aittir.
Kitabe metninde şu bilgiler bulunmaktadır:
"Allah'ın lütfu olarak hepsi kudretin başpınarından akar,
Ey susamış dudaklar gelin, zevkle Allah'ın adıyla murad alın. Doğrusu bir yudumunu içen safalar kazanır.
Kevser gibi içenin göğsünü açar elhamdülillah"

Mutfak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder